23 Nisan
1920 tarihinde açılan Türkiye Büyük Millet Meclisinin, milli mücadele sürecinde gerekli
yasaları çıkardığını, düzenli orduyu kurduğunu, Kuvayı Milliye ile ordunun
bütünleşmesini sağladığını ve Kurtuluş
Savaşı’nı zaferle sonuçlandırdığını hepimiz biliyoruz. Ancak bunların
yanısıra Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı bu anlamlı gün ile ilgili
bilinmesi gereken başka gerçekler daha var. Örneğin;
·
Sıraların bir okuldan getirildiği,
gaz lambası ile aydınlatılan, soba ile ısıtılan bir salonda, top sesleri
altında toplanan Türkiye Büyük Millet
Meclisinin umudu ve cesareti temsil ettiği gündür, 23 Nisan.
·
Cumhuriyetin kuruluşunu
gerçekleştiren, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin açılışıyla egemenliğin padişahtan alınıp halka verildiği gündür,
23 Nisan.
·
Dağılmış bir imparatorluğun
karşısında yeni doğmuş Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çocuk sayıldığı ve büyüyerek zaferini ilan edeceği düşünülerek,
Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği,
dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramıdır, 23
Nisan.
· Savaş sırasında yetim ve öksüz
kalan yoksul çocukları bahar şenliği ortamında sevindirmek gibi masum bir
amaçla ortaya çıkan, sevgi ve birlikteliği simgeleyen gündür, 23 Nisan.
· Dolayısıyla, sevgiyle
kucakladığımız çocuklarımız güvende olsun diye, canını bu vatana adayan
şehitlerimizin çocuklarını unutmamamız gerektiğini hatırlatan gündür, 23 Nisan.
Böylesine anlamlı bir günde, milli mücadelenin ve Atatürk’ün adını anmaktan imtina eden, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
açılışının çocuklarla ilgisini sorgulayan, çeşitli bahanelerle kutlamaları
iptal eden bir görüş karşısında, milli mücadele ruhuyla hareket eden, Atatürk’ün izinde yürüyen YÜCElen Gençler olarak ne yapmamız
gerekir dersiniz?
Geçmişte olduğu gibi bugün, burada, şenlik
havasında, umutla, heyecanla 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlamak, el ele tutuşarak sevgi ve
birlikteliği simgelemek yapabileceğimiz en barışçıl ve anlamlı eylem olacaktır.
Unutmayalım ki, yaşamının büyük bir bölümünü savaşlarla geçirmiş olan Atatürk’ün bize bıraktığı barış ortamı,
içinde bulunduğumuz coğrafyayı dikkate alacak olursak sahip olduğumuz en
değerli armağanıdır.
Her geçen gün, Atatürk’ün ileri görüşlülüğünü ortaya koyan gelişmeler karşısında, ona
ve düşüncelerine daha sıkı sarılmamız, milli bayramlarımızı birlik ve
beraberlik içerisinde, coşkuyla kutlamamız gerektiği bu zaman diliminde,
· 23 milyon çocuğumuzun 23 Nisan bayramını, çeşitli bahaneleri ileri sürerek iptal etmek yerine, Atatürk’ün sayesinde elde etmiş oldukları
özgürlüklerini, heyecan ve gururla kutlayabilecekleri bir ortam oluşturursak,
onların geleceğe umut ve güvenle bakmalarını sağlamış olmaz mıyız?
· 18 Mart’ta, Atatürk’ün adının bile geçmediği afişler hazırlamak ve reklam filmleri
çekmek yerine; Atatürk’ün o dönemde düşman
kuvvetlerinde yer alan Anzak şehitlerinin annelerine yazdığı, onları bağrına
basarak evladı olarak andığı mektupla verdiği evrensel barış mesajının afişlerini
hazırlasak ve reklam filmini çeksek, içinde bulunduğumuz küresel savaş ortamında
barışı ve kardeşliği pekiştirmiş olmaz mıyız?
· Türk Ulusunun aydınlığa, özgürlüğe ve
çağdaşlığa attığı ilk adım ve Kurtuluş
Savaşının başlangıcı olan 19 Mayıs
Gençlik ve Spor Bayramında, gösterileri kısıtlamak ve sansürlemek yerine,
Padişahın hakkında çıkardığı ölüm
fermanına rağmen, Atatürk’ün o
dönemde cesaretle, kararlılıkla ne kadar büyük bir mücadeleye girdiğini
etkinlik ve gösterilerle gençlerimize aktarabilsek, onlar da bu vizyonla
hareket ederek, hedefleri doğrultusunda azimle çalışan, gerektiğinde risk alan,
bireyler olarak yetişmezler mi?
· Türk ulusunun gerçek diriliş savaşı olan 30 Ağustos Zafer Bayramının yıl dönümünde,
Atatürk’ün başkomutanlığını yaptığı Büyük
Taarruzu yok sayıp alternatif destanlar yazmak yerine, 30 Ağustos kahramanlık
destanını kaleme alarak, tiyatrolarda ve sinemalarda sergilesek, çocuklarımız milli
mücadelenin gerçek kahramanlarını daha iyi tanıma fırsatı elde ederek onları kendilerine
örnek almazlar mı?
· Hafta sonuna geldiği için
kutlamaların ertelenmesi suretiyle değersizleştirilen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını, gününde, coşkuyla ve heyecanla
kutlayarak çocuklarımıza dünyadaki birçok ülkenin bağımsızlık için bir dünya
savaşı ve yarım yüzyıl daha beklediğini, “Özgürlük ve bağımsızlık benim
karakterimdir” diyen Atatürk’ün
sayesinde Cumhuriyet gibi özgür bir
yönetim şekline çok daha erken bir çağda kavuştuğumuzu anlatabilsek, Atatürk’ün sahip olduğu böylesine eşsiz
bir vizyonu onlara kazandırmış ve geleceğimizi de teminat altına almış olmaz
mıyız?
· Varlığımızı borçlu olduğumuz Ata’mızın ölüm yıl dönümü 10 Kasım’da
ona dil uzatmak yerine, o gün her birimiz siyah giysilerimizle, bizi biz yapan Ata’mıza olan sevgimizi ve
bağlılığımızı ifade edecek olsak yaşadığımız toplumsal kutuplaşmaların bir anlamı
kalır mı?
Ne yapılırsa yapılsın, Atatürk'ün bu vatan için yaptıklarını, milletin kalbinden söküp atmak
mümkün olmayacaktır. Atatürk’e ve
eserlerine yapılan her saygısızlık, ona olan sevgi selini ve bağlığı misliyle
artıracaktır.
Bugün hep birlikte, kalkınmanın ve refahın
temelini oluşturan Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin kuruluşunu coşkuyla kutlayarak bu eşsiz Cumhuriyet’i bizlere armağan eden Ata’mıza olan gönül borcumuzu ve onun düşüncelerine olan
bağlılığımızı bir kez daha yinelemiş oluyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle, Atatürk ve silah arkadaşları başta
olmak üzere, tüm gazi ve şehitlerimizi saygıyla anıyor, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutluyor, YÜCElen gençlerimizi sevgiyle
kucaklıyorum.
Saygılarımla.
Kağan Kalınyazgan