Kurucu Temsilcisi - Kağan KALINYAZGAN

Değerli Öğretmenlerimiz, Velilerimiz ve Türkiye Cumhuriyetinin Bekçisi Sevgili Öğrenciler,

 

Tarihimizde çok önemli bir kilometre taşını oluşturan Cumhuriyetin Kuruluşunun 94. yıl dönümünü kutladığımız bu özel günde sizlerle birlikte olmaktan, coşkunuzu ve sevincinizi paylaşmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.

 

Çok yakında hepimizin 100. yılını kutlamayı arzu ettiğimiz Cumhuriyet,

·       Toplumu ümmetten ulusa, bireyi ise kuldan yurttaşa yükselten bir aydınlanma devrimi…

·       20. Yüzyılın başında bir milletin küllerinden yeniden doğuşuna tüm dünyanın tanık olduğu büyük bir mucize…

·       Varlığımızı borçlu olduğumuz, yakın tarihimizde yaşanan her krizde ülkemizi felaketten kurtaran en büyük miras…

 

Cumhuriyet öncesinde, Kurtuluş Savaşı’nın en zor günlerinde, Türk ordusunun geri çekilmesiyle, Yunan ordusu Ankara’ya doğru ilerlerken ve morallerin tükendiği bir anda, Atatürk ne yapmış dersiniz? 15-21 Temmuz 1921 tarihlerinde Ankara’da Birinci Eğitim Kongresini düzenleyerek Cumhuriyet dönemine temel teşkil edecek eğitim reformlarını belirlemiş. “Yanlış duymadınız!” Kurtuluş Savaşının en çaresiz döneminde dahi, Atatürk için cahillik karşısında verilecek savaş, tarihimize yön veren Kurtuluş Savaşından daha öncelikli olmuş. Birinci Eğitim Kongresinden hemen sonra, Atatürk meclisten aldığı Başkomutan ünvanıyla iki ay içerisinde Sakarya savaşını kazanarak Kurtuluş Savaşı’nın kaderini değiştirmiş. Cumhuriyetin ilanından sonra gerçekleşen Atatürk devrimleri içerisinde de eğitim, birinci sıradaki yerini korumaya devam etmiş.

 

Tarihimize bakacak olursak, Atatürk’ün izinde yürüyen bir Türkiye’nin, eğitimi tüm öncelikleri arasında birinci sırada tutması gerekmez mi?

Eğer eğitimde ilerleyemezsek, küresel ekonominin bütünleştiği günümüzde dünyayla rekabet etmemiz mümkün olabilir mi?

21. Yüzyıl eğitimini tek bir cümleyle ifade etmek gerekirse, “Çocuklarımızın zihninde, gördükleri ve deneyimledikleri, okudukları kelimelerden çok daha güçlüdür.”  diyebiliriz.

Bu ifadeden yola çıkacak olursak, çocuklarımızın kitaplardaki kelimelerle öğrenmeye çalıştıkları kazanımları, günlük yaşamda da gözlemliyor olmaları gerekir.

Oysaki yakın çevrelerinde, televizyonda ve sosyal medyada;

·       Kesilen ağaç, dikilen ağaçla bir tutulurken, DOĞA SEVGİSİNİ,

·       Yıkılan tarihi eserlerin yerine yenisi betonla yapılmaya çalışılırken, TARİH BİLİNCİNİ,

·       Bireysel ihtiyaçlarını değerlerinin gerisinde tutanların balmumundan heykelleri yapılıp sergilenirken, İNSANİ DEĞERLERİ,

·       Sanat aşağılanırken ve sanatçıların suratına tükürülürken, SANATA VE SANATÇIYA SAYGIYI,

·       Üniversite Rektörleri konuşmalarında, bilimsel araştırmalar yerine hurafeleri referans alırken, BİLİMSEL DÜŞÜNCEYİ,

·       İnsanlar televizyon dizileri ile uyutulurken ve önüne konulan bilgiyle yetinirken, ELEŞTİREL DÜŞÜNCE VE YARATICILIĞI,

·       Hiçbir yetkinliğe sahip olmayanların iş dünyasında ve bürokraside hızla yükselişi karşısında, EĞİTİMİN ÖNEMİNİ,

·       Herkesi korku ve kuşku almışken, BARIŞIN ANLAMINI

ve daha ekleyebileceğimiz birçok örnekte olduğu gibi, gördükleri ve yaşadıkları aksini ifade ederken çocuklarımıza kelimelerle doğruları nasıl öğretebiliriz?

 

Atatürk bugün yaşasaydı kuşkusuz bu soruya cevap arar ve birinci önceliği yine eğitim olurdu. Ancak bu defa, 21. Yüzyıl eğitimi felsefesinden yola çıkarak çocuklarımızın sadece okuyarak değil, deneyimleri ve gözlemleri ile kendi anlamlarını tutarlılıkla oluşturmalarına ve gelişmelerine olanak verirdi. Bu nedenle de, eğitimde yeni bir reform yapmak adına ilk önce onlara barış, istikrar, refah, hoşgörü, saygı, huzur ve güven dolu bir Türkiye oluşturmak için çaba sarf ederdi. YÜCE Okulları olarak bu düşünceden hareket ederek, 21. Yüzyılın çağdaş eğitimi için gerekli olan bu ideal ortamı oluşturmayı birinci önceliğimiz olarak görüyoruz. Pozitif Okul İklimi olarak adlandırdığımız bu ortamda, YÜCE Okullarının her bir çalışanı ile öğrencilerimize rol model oluyoruz ve rehberlik ediyoruz. Böylelikle okulumuzun demir parmaklıkları içerisinde öğrencilerimizin okudukları, gördükleri, yaşadıkları tutarlılık gösteriyor; öğrenmeye ve sağlıklı bir gelişime temel teşkil ediyor. Bazen velilerimiz, içinde bulunduğumuz gerçeklerle, okulumuzun yaşattığı idealler arasındaki farkı sorguluyorlar. Bizler de, vicdanı olmayan hiçbir şeyin kalıcı olmadığını, çocuklarımız için sadece bugünü değil, onların geleceğini de aynı anda düşünmemiz gerektiğini ifade ediyoruz. YÜCE Okulları olarak 30. Yılımıza girdiğimiz bu öğretim yılında ilkelerimizden ödün vermeksizin kalıcı olmanın ve geleceği kucaklamanın gururunu yaşıyoruz. Bugün bu gururu bizlere yaşatan ve temel değerlerimizi miras bırakan kurucumuz YÜCEL Babamızı saygıyla, rahmetle anıyoruz.

 

Gururla kutladığımız Cumhuriyetimizin 94. kuruluş yıl dönümünde Atatürk’ün Türk gençliğine ve Türk milletine en büyük emaneti olan Cumhuriyeti birlik ve beraberlik içinde korumanın azmi ve kararlılığı içinde olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim. Bu özel günde Başkomutanımız ve ulu önderimiz Atatürk ve tüm şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyor, Yüceli gençlerimize sevgilerimi iletiyorum.

 

Saygılarımla…

 

 

Kağan Kalınyazgan

Adres Bilgileri