Değerli
idarecilerimiz, öğretmenlerimiz, velilerimiz, umudumuz ve geleceğimiz olan sevgili
öğrencilerimiz,
Bugün 97.sini kutladığımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı’nda sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Tarihimizde çok önemli bir kilometre taşını oluşturan 23
Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, birçok anlamla yüklüdür. Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı bu günü bayram olarak
çocuklara armağan ederken, onlara verdiği önemi, sevgisini, ve güvenini göstermiştir.
Atatürk, bu bayramı çocukların demokrasi
kavramını anlamaları ve özümsemeleri için bir şans olarak görmüş, böylelikle Türk gençliğinin her durumda Cumhuriyet’e sahip çıkacağına yürekten
inanmıştır.
23 Nisan 1920 tarihinde açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, milli mücadele sürecinde gerekli
yasaları çıkarmış, düzenli orduyu kurmuş, Kuvayi Milliye ile ordunun
bütünleşmesini sağlamış ve Kurtuluş Savaşı’nı
zaferle sonuçlandırmıştır. Aynı meclis 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i ilan ederek egemenliği kayıtsız şartsız millete
vermiştir. Cumhuriyet’in ilanıyla başlayan Atatürk döneminde, her alanda yapılan devrimlerle Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en yüksek
büyüme oranına ulaşmış ve çağ atlamıştır. O dönemde, imkansızlıklar içerisinde
bu kadar sağlıklı ve hızlı bir ekonomik büyüme nasıl sağlamış olabilir?
Çünkü Atatürk,
ekonomik kalkınmayı gerçekleştirirken Türk
milletinin kayıtsız şartsız desteğini almış, hukuk ve eğitim sisteminde de eş
zamanlı reformlar yapmıştır. Böylelikle modernleşme ve kalkınmayla birlikte
demokratikleşme, adalet, temel hak ve özgürlükler alanında o dönemde evrensel
standartlarının dahi önüne geçilmiştir.
İçinde bulunduğumuz çağda küreselleşen ekonomi,
ülkelerin refahı ve kalkınması için çok daha zor şartlar gerektirmektedir.
Bugün, Atatürk’ün mirasına sahip
çıkarak çağdaş eğitimle, bilim, teknoloji alanında inovasyon temelli
politikalar oluşturmamız, hukuk sistemini geliştirmemiz, gelir dağılımında
adaleti, düşünce ve ifade özgürlüğünü sağlayarak sürdürebilir bir kalkınma
modeli oluşturmamız gerekmektedir. Bu hedefe ise, üst akılla değil, ortak akılla
ve ayrışmayla değil, bir arada yaşama arzusu ile ulaşabiliriz. Türkiye
Büyük Millet Meclisi varoluş itibarıyla bu birlikteliği temsil edebilen tek
unsurdur. Meclis var olmadan,
demokratik ve sürdürebilir bir düzen içerisinde gelişmeden ve kalkınmadan bahsetmek
mümkün olamaz. Bugün hep birlikte, kalkınmanın ve refahın temelini oluşturan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin
kuruluşunu coşkuyla kutlayarak bize bu eşsiz Cumhuriyet’i armağan eden Ata’mıza
olan gönül borcumuzu bir kez daha yenilemiş oluyoruz.
Sevgili
Öğrenciler,
Sizlerin tarihini, kültürünü, öz değerlerini özümsemiş,
farklı düşüncelere saygılı, Atatürk
ilke ve devrimlerine bağlı bireyler olarak eğitim görmeniz için tüm gücümüzle
çalışıyoruz. Bu salonda her zaman olduğu gibi, birlikte Çanakkale ve “Ankara’nın Taşına Bak” türkülerini, 10. Yıl ve İzmir marşlarını coşkuyla söylemeye devam edeceğiz.
Farkındaysanız son günlerde İzmir marşını daha sık
söylemeye başladık. Hasan Tahsin’in İzmir’de attığı bir kurşunla başlayan ve Atatürk’ün önderliğinde Türk ulusunun savaşarak
İzmir’in kurtuluşuyla bitirdiği bir zaferin marşı olan İzmir Marşını...
“İzmir'in dağlarında çiçekler açar. Altın güneş orda
sırmalar saçar.” dediğimizde coşku, ümit ve sevgiyle
dolduğumuz İzmir Marşını...
Taraftarları tek sloganda birleştiren, halkı tek yürek
yapan “Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa. Adın yazılacak mücevher taşa.”
sözleriyle biten İzmir Marşını...
Kanla, gözyaşıyla yeniden doğan bir milletin liderine olan
sevgisini ve minnetini anlatan İzmir
Marşını...
Bu marşı dinlerken Mustafa
Kemal’in ismini duymak bile içimizi ümitle doldurur. O yüzden de aklımızdan
ve kalbimizden bir türlü çıkmaz. Zamanla bu marşa olan aşkımız daha da büyür. İzmir Marşı’nı farklı isimlere
uyarlamaya çalışanlara kızamayız bile. Bu büyük önder karşısında durmaya
çalışanları çaresizlik ve güçsüzlük içerisinde görürüz.
Bizlere geleceğe dair ümit, mutluluk ve bir arada yaşama
arzusu verdiği için bu anlamlı günde belki de daha büyük bir coşkuyla
söyleyeceğiz İzmir Marşını.
Bu duygu ve düşüncelerle, Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere, tüm gazi ve
şehitlerimizi saygıyla anıyor, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nızı
kutluyor, hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.
Sevgi ve
saygılarımla.
Kağan Kalınyazgan