Sevgili
Öğrencilerimiz, Değerli Velilerimiz, Öğretmen ve İdarecilerimiz…
Çanakkale
Savaşlarının 104. yıl dönümünde sizleri saygıyla selamlıyorum.
Türk tarihinin
en büyük zaferlerinden biri olan Çanakkale savaşında Osmanlı ordusu 315 bin
askerinin, 250 binini şehit vermiş, Çanakkale’de
aynı zamanda çok sayıda genç, vatan savunmasında kahramanlık örnekleri
sergilemiş, bütün öğrencileri şehit düşen Galatasaray, Konya ve İzmir Liseleri
1915'te tek bir mezun bile verememiştir. 1927’de yapılan ilk resmî sayımda Türkiye nüfusunun 13 milyon olduğunu dikkate
alacak olursak o dönemde din, dil, ırk ve mezhep fark etmeksizin hemen hemen
hepimizin ailesinde, en az bir Çanakkale şehidinin bulunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yakın bir zamanda, Çanakkale’de şehit düşen
büyük dedesinin, rüyasında defalarca “Vefasız çıktın!” dediğini gören ve
bu nedenle, “Çanakkale Şehitleri
Yardımlaşma Derneğini” kuran bir vatandaşımızın haberi basında yer aldı. Bu
haberi okuyanlar, muhtemelen içinde bulunduğumuz koşulları da dikkate alarak, vefasız
çıkıp çıkmadığını beraberinde sorgulamaya başladı. Gelin, bu anlamlı günde, Çanakkale’de
şehit düşen dedelerimizle empati kurmaya çalışarak bu sorunun cevabını hep birlikte
arayalım.
Tereddüt etmeden canını bu vatan için feda
eden Çanakkale şehitlerimiz bu topraklarda yaşanan gelişmeler karşısında neler
hissederdi, dersiniz? Muhtemelen,
· Çanakkale Savaşının sadece bu toprakların
değil, dünya tarihini nasıl değiştirdiğini görür ve kıvanç duyarlardı.
· Çanakkale Savaşında elde edilen zaferin, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşına örnek teşkil ettiğini, en umutsuz koşullarda
dahi inancın ve azmin karşısında hiçbir gücün duramayacağını gösterdikleri için
heyecan duyarlardı.
· Çanakkale Savaşlarında tohumları atılan ve Atatürk dönemindeki inkılaplarla
filizlenen Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve
gelişmesini görünce mutlu olurlardı.
· Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde yaşanan en büyük ilerlemenin, Çanakkale
savaşının komutanlığını yapmış Gazi Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanlığı döneminde
olduğu ve böylesine büyük bir komutanla birlikte savaştıkları için gurur
duyarlardı.
1915 ile 1938 yılları arasındaki gelişmelere bakacak olursak, Atatürk’ün az zamanda gerçekleştirdiği
büyük devrimlerle, 250 bin Çanakkale şehidinin huzurla uyumaları için
fazlasıyla sebep bulunuyor. Türkiye’nin,
ilerleyen zamanda, Atatürk’ün
çizdiği çağdaş medeniyet çizgisinden yavaş yavaş uzaklaştığını gördükçe, Çanakkale
şehitlerimiz haklı olarak torunlarının rüyalarına girmek suretiyle “Vefasız
çıktın!” demek istemezler miydi?
Aslında bu haberde bir eksiklik bulunuyor.
Çünkü Çanakkale’de şehit düşen dedelerimiz torunlarının rüyalarına girecek olsa,
sadece “Vefasız çıktın!” demekle yetinmez, onlara yol göstermek adına vasiyette
de bulunurlardı.
Gelin, bu anlamlı günde Çanakkale
şehitlerimizin vasiyetinde neler olabileceğini birlikte hayal edelim:
· Onlardan sonra bu topraklarda, bağımsız ve hür
bir Türkiye kurulmasını dilerlerdi.
· Çocuklarının, torunlarının ve onları takip
eden nesillerin özgür, güvende ve mutlu olduğu bir Türkiye dilerlerdi.
· Din, dil, ırk ve mezhep fark etmeksizin
herkesin refah ve bolluk içerisinde yaşadığı, kimsenin kendisini tehdit altında
hissetmediği, barışın ve huzurun hâkim olduğu, istikrarlı bir Türkiye dilerlerdi.
· Evrensel hukuk kurallarının uygulandığı,
çağdaş eğitimin, sosyal adaletin ve fırsat eşitliğinin sağlandığı özgür bir Türkiye dilerlerdi.
· Huzurun hâkim olduğu, nefretin ve ayrışmanın olmadığı,
birlik, beraberlik ve sevginin olduğu, gelişen, büyüyen, dünyayla rekabet eden bir
Türkiye dilerlerdi.
· İstikrarlı ve katılımcı bir demokrasi, rekabetçi
bir ekonomi, pozitif bilimlerin desteklendiği güçlü bir Türkiye dilerlerdi.
· Bu vasiyeti yerine getirecek nitelikteki kişilerin
Türkiye’de söz ve yetki sahibi
olmasını dilerlerdi.
· Bu vasiyetin sadece Türkiye’yle sınırlı kalmamasını, tüm dünyada huzur, barış ve
refahın hâkim olmasını dilerlerdi.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin yeni terminolojiyle “fabrika ayarları” bulunuyorsa
bu başlangıcın, 18 Mart 1915 tarihi olduğunu düşünüyorum. 18 Mart ruhundan ve
şehit dedelerimizin vasiyetinden ne kadar uzaklaşırsak, o kadar büyük
sorunlarla karşı karşıya olduğumuz anlamına gelecektir. Aksi takdirde toplumumuzun
adalet, özgürlük ve güvenlik alanları tehdit altında kalacak ve yukarıdaki haberde
olduğu gibi rüyalarımızda “Hayırsız çıktın!” diyecek olan Çanakkale
şehitlerimize verecek bir cevabımız da bulunmayacaktır.
Çanakkale Savaşlarının 104. yıl dönümünde, 18
Mart ruhunu hatırlamak, Atatürk’ün
ilke ve devrimlerinin izinde Cumhuriyet'e
sahip çıkmak için bir aradayız. Bu anlamlı günde, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu yüce Atatürk başta olmak üzere, yaşamını ülkesine adayan tüm
şehitlerimizi rahmetle anıyor, onlara duyduğumuz sonsuz saygı ve gönül borcunu
bir kez daha yinelemek istiyorum.
Ne mutlu ki, YÜCELEN GENÇLER olarak, Çanakkale Şehitlerimizin önünde hiçbir
zaman hayırsız çıkmadık ve gelecekte de hayırsız çıkmamak adına sizlerin
huzurunda hep birlikte söz veriyoruz…
Sevgi ve saygılarımla,
Kağan Kalınyazgan