Sayın Kurucu Temsilcim, Değerli İdarecilerim,
Velilerimiz ve Sevgili Gençlerimiz…
Hepiniz “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve
Spor Bayramı” kutlama programımıza hoş geldiniz. Sizleri saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Sevgili sunucularımız beni sahneye hep günün
anlam ve önemini belirten bir konuşma yapmak için davet ederler. Bu nedenle bu
konuşmayı düşünürken ve hazırlarken “Bu yılın kutlamalarının anlamı ve önemi ne?”
diye düşünürüm hep.
Bu sene şöyle dedim, kendi kendime:
“Anaokulunda, Ön Hazırlıkların Sosyal
Bilgiler dersinde başlarız öğrencilerimize kutlamaları anlatmaya… Kutlama nedir,
nasıl olmalıdır diye… Nasıl yapılır? Nelere dikkat edilmelidir? Kutlamanın
festivalin anmanın farkı nedir? Hep bunları sorgularız beraber ve etkinlikler
yaparız bu doğrultuda derslerimizde... Ve hep yaşayarak öğrenmelerini isteriz
öğrencilerimizin, öğretmeye anlatmaya çalıştığımız şeyleri… Çünkü yaşanan durumlar ve olaylar hep
hafızalarda kalır. Bu nedenle önemlidir tüm kutlamalar ve anmalar bizim için… Örneğin
bu yüzden gününde yaparız hep törenlerimizi, anmalarımızı ve kutlamalarımızı…
Bu kutlamaları ve anmaları önce anlatmak, açıklamak ve sonra da yaşatmak… Hiç unutmasınlar, hep yaşatsınlar diye…
Yaşatmak ve unutmamaktan yola çıkarak da bu yılın anlam ve önemi bence unutmak,
unutulmak ve unutturulmak üzerine olmalıdır diye düşündüm…”
Kimler unutulur? Ya da tersten sorayım…
Kimler unutulmaz? Tabii ki insana dokunanlar unutulmaz… 1 kişi bir insanın
hayatına dokunabilmişse işte o insan unutulmaz… Hep yaşar… Unutturulmaz çünkü o
insan dokunduğu kişi tarafından…
Mesela annenizi düşünün… Babanızı… Unutabilir
misiniz? Mümkün müdür bunun olabilmesi? Neredeyse imkânsıza yakın değil mi?
Peki, 1 kişiye değil koca bir topluma,
millete dokunmuş bir insan unutulur mu? 7’sinden 77’sine… Edirne’sinden
Hakkari’sine… Memleketin her yerine her karışına her insanına dokunmuş bir kişi
unutulur mu peki? Daha doğrusu
unutturulabilir mi o kişi? Ne yapılırsa yapılsın, nereden silinirse silinsin
yüreklerden silinebilir mi o kişi? Yaptıkları unutulur mu peki? Unutturulabilir
mi?
Rüzgâr susar, denizler susar, toprak susar
ama insan susmaz, susamaz. Ve doğruyu anlatan 1 insan bile kalsa o doğru
sonsuza kadar yaşar… Ne yaparsanız yapın, yaşananları değiştiremezsiniz! O
yüzden biz anlattıkça, biz aktardıkça yaşar Mustafa Kemal ve fikirleri…
19 Mayıs 1919’da başladı Mustafa Kemal
insanlara dokunmaya… İlmek ilmek ördü hikâyesini… Alın teriyle… Pes etmeden…
Halkı ve milleti için… Atalarımız onunla çıktı Samsun’a. Karış karış gezdi
Anadolu’yu… Tüm dünya ile cenk etti… Dişe diş kana kan savaştı…
Korkmadı… Silahı yoktu, kaçmadı. Cephanesi bitti, süngü taktı… Durmadı… Ölüme
koştu… Hayatta kalanlar diğerlerine anlattı bu savaşı… Onlar da çocuklarına…
Dedelerimize, ananelerimize, babaannelerimize… Onlar devrimleri takip etti…
Yıkılmış bir milleti ayağa kaldırdı… Ekonomide, bilimde, sanatta… Öğretmenimiz
oldu onlar, yol göstericimiz, hikâye anlatıcımız… Onlarda bizlere dokundu
böylece… Bizlere anlattı Mustafa Kemal’i… Atatürk’ü… Belki de onların da sınavı
ve savaşı buydu… Mirası devralmak ve büyütmek, ilerletmek…
Bugün 19 Mayıs 2024… Tam 105 sene sonra hâlâ
dokunuyor insanlara yaptıklarıyla ve bizlerle… Öğrendiklerimizle yaşıyoruz
yaşatıyoruz Mustafa Kemal’i… Atamızı ve yaptıklarını…
Bizim sınavımız savaşımız bu belki de…
Unutturmamak yaşananları… Unutturmamak Mustafa Kemal’i ve tüm silah
arkadaşlarını… Yaşatmak bu
mücadeleyi… Doğrusunu anlatmak…
Anlatırken de;
Öğrenerek, anlayarak,
Kavga etmeden,
Sevgiyle, saygıyla,
Atamızın ve Yücel Babamızın izinde…
Hep aynı gemide…
Hep bağımsızlık aşkıyla
Hep Cumhuriyetin izinde…
Her 19 Mayıs’ta söylediğim gibi;
İyi ki “Geldikleri gibi giderler,” dedin…
İyi ki o gemiye bindin…
İyi ki bir ülkeye güneş gibi doğdun…
Nice umudun 19 Mayıs’larına…
Yaşasın Cumhuriyet!.. Yaşasın Mustafa Kemal
Atatürk!..
Sevgi ve saygılarımla,
Yiğit DEMİRTÜRK
Genel Müdür
Distinguished Founder Representative,
Esteemed Administrators, Dear Parents, and Beloved Youth…
Welcome to our celebration program of the
“May 19 Commemoration of Atatürk, Youth and Sports Day.” I greet you all with
respect and affection.
Our dear presenters always invite me to the
stage to deliver a speech that emphasizes the significance of the day.
Therefore, while thinking and preparing this speech, I always ponder, “What is
the significance of this year's celebrations?”
This year, I said to myself:
“We begin explaining celebrations to our
students from kindergarten and pre-preparatory social studies classes… What is
a celebration, how should it be? How is it done? What should be considered?
What is the difference between a celebration, a festival, and a commemoration?
We always question these together and perform activities in our lessons
accordingly... And we always want our students to learn through experience, the
things we try to teach and explain… Because situations and events that are
experienced firsthand always stay in memory. Therefore, all celebrations and
commemorations are important to us… For example, this is why we conduct our
ceremonies, commemorations, and celebrations precisely on their days… First
explaining, then making them experience these celebrations and commemorations…
So that they never forget, so that they always live on… Based on keeping alive
and not forgetting, I thought the significance and importance of this year
should be about forgetting, being forgotten, and being made to forget…”
Who is forgotten? Or to ask it in reverse…
Who is unforgettable? Of course, those who touch people are unforgettable… If
one person can touch another person's life, that person is unforgettable… They
live on forever… They cannot be made to be forgotten because they are
remembered by the person they touched…
Think of your mother… Your father… Can you
forget them? Is it possible for this to happen? It's almost impossible, isn't
it?
Well, can a person who has touched not just
one person but an entire society, a nation, be forgotten? From the age of 7 to
77… From Edirne to Hakkari… Can a person who has touched every place, every
inch, every person of the homeland be forgotten? Or more precisely, can that
person be made to be forgotten? No matter what is done, can they be erased from
the hearts? Can what they did be forgotten? Can it be made to be forgotten?
The wind may be silent, the seas may be
silent, the earth may be silent, but people do not remain silent, cannot remain
silent. And as long as there is one person who tells the truth, that truth
lives on forever… No matter what you do, you cannot change what has happened!
That's why Mustafa Kemal and his ideas live on as long as we tell, as long as
we pass on…
Mustafa Kemal started touching people on May
19, 1919… He wove his story stitch by stitch… With sweat… Without giving up…
For his people and his nation… Our ancestors set out with him to Samsun. They
traveled all over Anatolia inch by inch… Fought with the whole world… Fought
tooth and nail… Never feared… Had no weapons, didn't run away. Ran out of
ammunition, fixed bayonets… Didn't stop… Ran to death… Those who survived told
this war to others… They told their children… To our grandfathers, our grandmothers…
They followed the revolutions… He raised a fallen nation… In the economy, in
science, in art… He became our teacher, our guide, our storyteller… Thus, they
touched us… They told us about Mustafa Kemal… About Atatürk… Perhaps this was
their test and their struggle… To take over and grow the legacy, to advance it…
Today is May 19, 2024… Exactly 105 years
later, he still touches people with what he did and through us… We live and
keep Mustafa Kemal alive with what we have learned… Our ancestor and his deeds…
Maybe this is our test and our struggle… To
not let what happened be forgotten… To not let Mustafa Kemal and all his
comrades be forgotten… To keep this struggle alive… To tell the truth… While
telling;
By learning, by understanding, Without
fighting, With love, with respect, In the footsteps of our ancestor and our
revered leader… Always on the same ship… Always with a passion for independence
Always in the footsteps of the Republic…
As I say every May 19;
Thank you for saying, “They will leave as
they came.” Thank you for boarding that ship… Thank you for rising like a sun
over a country… Here’s to many hopeful May 19ths…
Long live the Republic! Long live Mustafa
Kemal Atatürk!
With love and respect,
Yiğit DEMİRTÜRK
General Manager