Sayın Kurucu Temsilcim, Değerli Velilerimiz, öğretmen ve idarecilerimiz ve sevgili öğrencilerimiz,
Çanakkale Deniz
Zaferi’nin yaşandığı bu özel günde sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. 18
Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma günü etkinliklerimize hepiniz hoş
geldiniz.
Bugün bir Yiğit’ten
bahsetmek istiyorum size… 1900 yılında doğmuş bu Yiğit… Kimi Ali demiş ona kimi
Veli kimi Mehmet… Adının önemi yok çünkü
hepsi özünde bir “Kahraman” …
Liseye gitmeye
başlamış bu Yiğit… Kimi Galatasaray Lisesine, kimi Erzurum Lisesine, kimi Taş
Mektebine… Lisenin adının bir önemi yok çünkü bu liseler neredeyse hiç mezun
verememiş bu dönemde…
Lise yıllarındayken
Yiğit, Cihan Harbi başlamış dünyada… Tüm dünya savaşıyormuş birbiriyle…
Osmanlı’da nasibini almış bu savaştan… Pek çok cephe açılmış Osmanlı
sınırlarında… Askere ihtiyaç olmuş doğal olarak… Yiğidi çağırmışlar askere…
Gerçi çağrılmayanlar da gönüllü olarak gitmiş; o da ayrı…
15 yaşındaymış Yiğit
Çanakkale’ye gittiğinde… Aslında nereye gittiğinin çok önemi yokmuş… Dün
Sarıkamış’a gitmişti o Yiğit… Bugün Çanakkale’ye gitmediyse ileride İnönü
Savaşlarına katılacaktı ya da Sakarya veya Dumlupınar’a…
Rejimde değilmiş
yiğitler; yemekleri olmadığı için üzüm hoşafı ve ekmekle günü geçiriyorlarmış…
Ya da doktor belleri ağrıdığı için “yatakta yatma” dememiş onlara… Çadır
olmadığı için yatak veya ranza olmadığı için 7/24 devam ettiği için savaş,
yatmışlar siperlerde birbirlerine sarılarak yağmur çamur altında…
Dönememiş o Yiğit
savaştan… Anasına haberi gitmiş, oğlunuz şehit oldu diye… Onun gibi iki yüz
elli bine yakın anaya gitmiş bu haber Osmanlı’da… Bir o kadar da Anzak, İngiliz
veya Fransız anaya…
Bir nesil gitmiş bu
savaşta… Geleceğin doktoru, çiftçisi, mühendisi demircisi bilim adamı
siyasetçisi yitip gitmiş bu savaşta… Vatan uğruna gitmiş bu yiğitler…
Bugünü düşünüyorum da
bu yaştaki Yiğitler oy veremiyorlar yaşlarından dolayı… Ailelerinin izni
olmadan yurtdışına gidemiyorlar… Küçük diyoruz bu yaştaki yiğitlere
21.yüzyılda… Öyle de olmalı zaten… Savaşmamalılar… Okumalı, öğrenmeliler…
Kendilerini geliştirmeliler…
Yanlış anlaşılmasın
sözlerim… Amacım şimdiki gençlerimizi yermek veya eleştirmek değil… Onlardan
ellerine silah alıp savaşmalarını beklemek değil tabii ki… O dönem farklıydı
şimdiki dönem farklı… O dönem Cumhuriyetin ilk yüzyılının temelleri silahlı
savaşlarla atıldı… O savaşlara katılması gerekti o gençlerin… Onlar da o
koşullardan kaçmadılar… Önce vatan, dediler ve ne gerekiyorsa onu yaptılar…
Şimdiki Yiğitlerden,
Alilerden, Ayşelerden, Fatmalardan; aslında tüm gençlerden ve kendini genç
hissedenlerdense şunu istiyorum:
Bu dönemin
savaşlarında siz de atalarınız olan Yiğitler gibi gerekeni yapın… Cumhuriyetin
2. yüzyılında ülkenizi en güzel şekilde temsil edin… Adil ve eşit olmakta, bilimde,
sanatta, sporda, siyasette, ekonomide savaşın… Hep en önde olun… Hep gurur
duyulan, hep örnek gösterilen olun…
Bunu başarmak için
de; Unutmayın Yiğitleri!
Bu Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu unutmayın… Uğruna ne canlar verildiğini ne
fedakârlıklarda bulunulduğunu asla unutmayın… 1900’lerde yaşamış, atalarımız
olan 15’lileri unutmayın… Çanakkale Şehitlerini… Sarıkamış Şehitlerini…
Kurtuluş Savaşı Şehitlerini…
Ve unutturmayın
Yiğitleri! Sizden sonra gelenlere hep anlatın Cumhuriyetin ilk yüzyılının nasıl
inşa edildiğini… Temelini, önsözünü anlatın onlara… Çünkü nasıl sizler bu ruhla
Cumhuriyetin 2. yüzyılında onlara layık işler yaptıysanız ve yapacaksanız, sizin
anlattığınız çocuklar da cumhuriyetin 3. yüzyılında atalarına layık işlere imza
atmalılardır...
Sizden başka anlatan
olmayacak çünkü bu savaşı… Filmler çekilmeyecek, Oscar ödülleri verilmeyecek bu
savaşın hikâyelerine… Efsaneler anlatılmayacak bu savaşla ilgili… Çünkü onlar
kaybetti bu savaşı… Geçemediler vatan savunmasını… Hep unutmak ve unutturmak
isteyecekler bu savaşı kaybedenler…
Ve en önemlisi bir
çift mavi gözü, atamızı, Mustafa Kemal Atatürk’ü ve ona olan saygımızı ve
sevgimiz unutmayın ve unutturmayın… Arıburnu’ndaki resmini unutturmayın…
Sakarya cephesindeki resmini unutturmayın… Anmayacaklar çünkü onu… Adını anmak
istemeyecekler bu savaşlarda… Sanki yokmuş gibi göstermeye çalışacaklar… Çünkü
100 yıl önce dediği gibi; Her zaman Türk
istiklalini ve Türk cumhuriyetini muhafaza ve müdafaa etmek isterken dahili ve
harici bedhahların olacaktır… Ne olursa olsun onu ve yolunu hatırlayın ve
hatırlatın… O zaman zaten muasır medeniyetler seviyesinde olduğunuzu her zaman
görecek ve yaşayacaksınız.
Bir Yiğit olarak, başta
bugün burada toplanma nedenimiz olan Çanakkale şehitlerimizi ve onların
nezdinde tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. İçleri rahat, ruhları
şad olsun… Yolumuz onların yolu…
Saygı ve sevgilerimle…