Blog

 Ana Sayfa / Blog / Blog

Merkezi sınavlar eğitimin kara delikleri mi?

Ülkemizde bugüne kadar süregelen çarpık sınavlar, okuldan okula değişen ve standart olmayan ölçme uygulamaları, öğretmenden öğretmene değişen ölçüsüz notlar pedagojik anlamda doğru olmadığı gibi öğrencilerin öğrenmeye karşı tutumlarını da olumsuz etkiliyor. Sınavlar doğru ölçmediği ve adil olmadığı için gelişim ölçülemiyor; bireysel başarı değerlendirilemiyor. Bu çarpık sistemin çıktılarını referans alan anne ve babalar çocuklarını yanlış yönlendirirken oluşan bilgi kirliliği içerisinde çocuklar çoğu zaman öğrenmek ve gelişmek yerine korkularından dolayı çalışıyorlar.

Eğitim; hedefler, öğretim ve ölçme döngüsünden oluşmaktadır. Ölçme ile eğitim sisteminin bütüncül yapısı içerisinde tüm paydaşlara geri bildirimde bulunarak eğitimin iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu nedenle eğitim sistemi içerisinde ölçme ne kadar sağlıklı yapılırsa eğitim sistemi de o kadar başarılı olur. Yıllardır süregelen tipik bir sonuç değerlendirme yöntemi olan merkezi sınavlar yeni eğitim sisteminde varlığını devam ettirirken, 21. yüzyıl eğitimi çerçevesinde süreç değerlendirme uygulamalarının ağırlığı artmaktadır.


“Sen cevapları ezberliyorsun ama; hayat asla aynı soruyu tekrarlamaz.”

OSHO


Öğretim programlarının yenilenmesi, beceri temelli ve kavramsal öğrenmenin desteklenmesi sonucunda merkezi sınavlar da değişim içerisine girdi. Bu çerçevede çalışmalar yürüten MEB ve YÖK, 2018 yılında başlamak üzere üniversite ve liselere giriş sınavlarında önemli değişiklik kararları aldı. Oturum sayısı, soru sayısı gibi şekilsel değişikliklerin yanında soruların içeriğinde yapılan değişiklikler, sınavların tanımını değiştirdi. Yetkililer merkezi sınavlarda yapılacak değişikliklerin yıllara yayılı olarak devam edeceğini, sınav sisteminin içinde bulunduğumuz çağın gereklilikleri doğrultusunda şekilleneceğini ifade ediyor.


Yeterlilik Sınavları

MEB ve YÖK’ün ifadesiyle eğitim sistemine 2018 yılında kazandırılan Yeterlilik Sınavı, bilgiden ziyade, bilginin günlük yaşamdaki kullanımına yönelik becerileri ölçen sorularla oluşuyor.

Yeterlilik Sınavlarında: 

Türkçede, metinlerin uzunluğu artarken, okuduğunu anlama ve yorumlama becerileri ölçülüyor.

Matematikte işlem yerine, günlük yaşamda karşılaşılacak problemler üzerinden, uygulama ve çözümleme becerileri ölçülüyor.

Fen bilimlerinde deney verileriyle sonuca varılıyor, fen kanunları yorumlanıyor, örnek olaylarla değerlendirme becerileri ölçülüyor ve fen okur yazarlığı sorgulanıyor.

Sosyal bilimlerde, verilen metinlerdeki bilginin yorumlanması, neden-sonuç ilişkisinin kurulması isteniyor, kavramların edinimi, zaman ve mekanın değerlendirilmesi ölçülüyor.


Dünyadaki eşdeğer sınav örneklerine bakacak olursak liselere giriş için PISA, üniversite sınavları içinse SAT sınavlarında sorulan çoktan seçmeli soruların benzer nitelikte olduğunu ifade edebiliriz. Nitekim MEB ve YÖK beyanlarında ısrarla yeni sınav sisteminde bu sınavları referans aldıklarını dile getirmektedir.

“Aslında herkes dahidir. Ama kalkıp siz bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatı aptal olduğuna inanarak geçecektir.”

ALBERT EINSTEIN


Yeterlilik ölçen yeni sınav sistemine, bilgi ölçen sınavlar için oluşturulmuş kaynaklarla hazırlanmanın bir anlamı bulunmuyor. Çünkü, düşünme becerilerinin ölçüldüğü bir sınava sadece tekrar yaparak hazırlanmak mümkün değil. Bu sınavlara hazırlık sürecinde, zengin öğretim yöntem ve tekniklerinin uygulanması, eğitim kaynaklarında çeşitliliğe gidilmesi, okul mimarisinin ve eğitim için kullanılacak teknolojilerin öğretim süreçlerini destekleyecek nitelikte olması gerekiyor. Yeterlilik sınavlarına hazırlık için kaynakların ve bu kaynakları düzenleyecek yönetim sistemlerinin oluşturulması zaman ve ileri derecede teknoloji kullanımını gerektiriyor. Bütün bunların yanında öğretim kadrolarını bu alanda eğitmek, alışkanlıklarını değiştirmek ve doğru yönlendirmek fazlasıyla emek ve zaman alıyor. Bu şartlar yerine getirilse bile, öğrenci ve velileri böylesine ileri bir öğretim sistemine hazırlamak, öğretim süreçlerine dahil etmek için çok daha temel seviyelerde bu reformu başlatarak öğrencileri bu kültürle yukarıya çıkarma ihtiyacı doğuyor. Dolayısıyla yenilenen sınav sistemi doğrultusunda oluşturulan Yeterlilik Sınavlarına, öğrencilerini yetiştirdiklerini iddia eden eğitim kurumlarının, geçmişte bu anlamda yürütmüş oldukları hazırlıkları göstermesi gerekiyor. Bütün bu çalışmaları yerine getirmeden son dakikada, aceleyle atılacak adımlarla sonuca ulaşmak gerçekçi bir yaklaşım değil. Yıllardır yükselen ayak sesiyle geldiğini hissettiren sınav sistemindeki değişime zamanında kulak tıkayan eğitimcilerin, bugün bu değişimi küçümsemesinin ve sınavlarda yapılacak yenilikler hakkında olumsuz ifadeler sarf etmesinin sebebin altında değişime hazır olmamanın yarattığı özgüven sorunu yatmaktadır.


Açık Uçlu Sınavlar

Yıllardır bir kadermiş gibi topluma sunulan çoktan seçmeli sorularla öğrencilerin değerlendirilmesi ve gelecekleri ile ilgili kararların alınması, ömrünü tamamlamış bir uygulama olarak yakında tarihe geçecek. Tek bir doğrunun kabul gördüğü ve o doğrunun seçenek olarak sunulduğu çoktan seçmeli sınavlardan sonra, doğrunun üretildiği ve farklı açılardan ifade edildiği açık uçlu sınavlar eğitim sistemi içerisinde yerini alacak. Değişen sınav sisteminde, çoktan seçmeli soruların beceri temelli oluşturulması, sınavların kalitesini artırmakla birlikte hedeflenen becerilerin sadece belli bir bölümünün ölçülebilmesi anlamına gelmektedir. Uluslararası örneklere bakıldığında sınavlardaki soruların çoktan seçmeli, kısa cevap, eşleştirme ve açık uçlu gibi farklı soru tiplerine sahip olduğunu gözlemliyoruz. Ülkemizde sınavların sık aralıkla değişime uğradığını göz önünde bulundurursak zamanla merkezi sınavlardaki soru çeşitliliğinin artacağını öngörmek hayal olmayacaktır.


“Tecrübe çok acımasız bir öğretmen; önce sınavı yapıyor, dersi sonra öğretiyor.”

VERNON LAW


Açık uçlu soruları destekleyen bir öğretim sisteminde, öğretim yöntem ve tekniklerinin zenginleştirilmesi, değerlere dayalı bir okul ikliminin oluşması, pozitif bilimlerin referans alınması, uluslararası eğitim kuruluşları ile iş birliği yapılması ve gelişim kültürü oluşturarak tüm bunların disiplinle sürdürülmesi gerekiyor. Bütün bunları hayata geçiren kurumlar, geçmişte elde edilen hormonlu başarıların karşısında, gelecekte sağlıklı bir başarı kültürü oluşturacak ve Türkiye’de eğitimin gelişimine yön verecektir.


Açık uçlu soruların ülkemizde yaygınlaşmamasının en önemli sebeplerinden birisi de geliştirme sürecinin zaman, teknoloji, emek ve ekip işi gerektirmesidir. Açık uçlu bir sorunun geliştirme sürecinde, ölçme standartlarının belirlenmesi, günlük yaşamla ilişki kurulması, görsel tasarımının yapılması, hedeflenen kavram ve becerilerle ilişkilendirilmesi ve adım adım soru kökünün ve cevap alternatiflerinin oluşturulması gerekmektedir. Bu sorular uygulandıkça ölçme verileri dikkate alınarak geliştirme süreci devam etmekte ve sorular iyileştirilerek güncellenmektedir. Uzun süren bu sürecin doğru yönetilmesi için etkin teknolojinin kullanımı da kaçınılmazdır.


Sınav sisteminde yaşanan değişim sürecini dikkate alacak olursak merkezi sınavlarda açık uçlu soruların yer almasının çok yakın bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşeceğini söyleyebiliriz.


E-Sınavlar

Katlanarak gelişen teknoloji ve küreselleşen ekonomi iş yaşamıyla birlikte eğitim alanında da değişimi tetiklemiş, bilginin yerine kavram ve becerilerin kazandırılmasını hedefleyen yeni eğitim sistemi zengin öğrenme kaynakları ile desteklenmeye başlanmıştır. Bilgi ve ezberi ölçen sınavlar, yerini düşünme süreçlerini ölçen yeni sınav sistemlerine bırakırken, soru çeşitliliği ve kapsamlı değerlendirmeler sınavların eğitim sisteminde çok daha sağlıklı geri bildirim vermesini sağladı. Ancak bu gelişim sürecinde kağıt ve kalemle yapılan sınavlar her geçen gün daha fazla emek ve zaman gerektirirken, teknoloji bu noktada devreye girerek yeni sınav sistemlerini çok daha etkin ve verimli hale getirmeye başladı.


E-Sınavlar bir sınavın hazırlık, uygulama ve değerlendirme süreçlerinin tamamının bilgisayar ortamında yapıldığı sınavlardır. Sonuç ve süreç değerlendirme uygulamalarının bir çoğunda kullanılabilmekte ve okullarda yaygınlaşan birebir teknoloji kullanımıyla eğitim sistemi içerisinde kalıcı bir yer edinmektedir. 

Hazırlık süreci, soru maddelerinin uzmanlar tarafından oluşturulması, bilgisayar ortamında tasarlanması, belirlenen standartlar çerçevesinde tanımlanması ve sınav uygulaması kapsamında hedeflenen ölçme kriterleri doğrultusunda paketlenmesini ifade eder.

Uygulama süreci, hazırlanan sınav paketlerinin öğrencilere bilgisayar ortamında sunulması ve öğrencilerin bilgisayar başında yanıtlanmasıdır.

Değerlendirme süreci, öğrencilerin verdiği yanıtlarının veri haline dönüştürülmesi ve bu verilerden elde edilen kapsamlı raporlarla dönüt verilmesidir.


ÖSYM tarafından yapılan E-YDS (Yabancı Dil Sınavı) E-Sınavlara örnek teşkil etmektedir. ÖSYM’nin Ankara, İstanbul ve İzmir’de kurduğu E-Sınav merkezleri aynı anda binlerce adaya sınav hizmeti vermektedir. ÖSYM’nin stratejileri arasında üniversite sınavlarında da E-Sınav uygulamasını başlatmak ve öğrencilere her yıl birden fazla sınav hakkı vererek üzerilerindeki sınav baskısını azaltmak bulunmaktadır.


21. Yüzyıl Eğitiminde, uluslararası standartlar gözetilerek farklı programların tek bir potada eritildiği, çok yönlü programlar uygulanılıyor. Kazanımların kavram ve beceri temelli oluşumu öğretim programlarının evrensel nitelik kazanmasını sağlıyor. Bu öğretim programlarını destekleyecek nitelikte bir ölçme ve değerlendirme sistemi için soru çeşitliliği ve etkin teknoloji kullanımı ön plana çıkıyor. Öğrencilerin sıralanmadığı, her bir öğrenci düzeyinde gelişimin değerlendirildiği bir ölçme kültürünün yerleşmesi gerekiyor. Okulların değişen sınav sistemine uyum sağlaması için atacağı adımlar öncelikli olarak öğretim programlarının yenilenmesi ve etkin kullanımıyla başlıyor, farklı öğretim yöntem ve tekniklerinin uygulanması, zengin ve etkileşimli ders kaynaklarının kullanılmasıyla devam ediyor. Bu adımlar atılmadan, okulların sadece test kitapları ve eskisinden derlenen deneme sınavlarıyla yeni sınav sistemlerine uyum sağlandığını ifade etmesi, anlam taşımamaktadır.


Adres Bilgileri